Bitcoin Yolunda 100.000 Dolara Ulaşırken Yatırımcılar İçin Zamanı Geldi mi?

Spot ETF’ler Oyunun Kurallarını Değiştirdi

Ocak ayında, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Bitcoin spot ETF’leri onayladı ve bu da BlackRock gibi varlık yönetimi devlerinin bu ürünleri sunmalarını sağladı. Bu karar, büyük ve küçük yatırımcılar için piyasaya erişimi önemli ölçüde genişletti.

Bu ETF’ler, kripto borsaları üzerinden işlem yapmanın karmaşıklığını ortadan kaldırarak, bu ürünleri şirketler aracılığıyla hisse senedi alıp satabilme imkanı sağladı. ETF’ler sıkı bir şekilde SEC tarafından düzenlenmekte olup, Bitcoin’e olan güveni ve meşruiyeti artıran bir katman ekledi ve bu da Bitcoin’e ilgi duyan yatırımcı türünü genişletti.

Bu ETF’ler, kurumsal yatırımcılardan gelen bir yatırım dalgasını tetikledi. Düzenleyici onay ve erişim kolaylığına ek olarak, ETF’ler artan likidite sağlayarak, Bitcoin’in fiyatının gerçek değerini daha doğru yansıttığı bir “verimli” piyasa yaratılmasına yol açıyor. Bu, çoğu bu tür yatırımcılar için kritik bir bileşendir.

Kurumlar, Bitcoin’in Uzun Vadeli Başarısı İçin Zorunludur

Bitcoin’in büyümeye devam etmesi için, yatırımcıların gözünde algılanan riski haklı çıkaracak bir hızda büyümesi gerekmektedir. ETF’lerin tanıtılması ve son birkaç yılda gelen kurumsal sermaye girişi bu risk algısını azaltmış olsa da, şimdilik hisse senetlerinden daha riskli bir yatırım yeri olarak kabul ediliyor. Bu da onun hisse senetlerinden çok daha hızlı büyümesini gerektirdiği anlamına gelir ve bu büyüyebilmesi için çok daha fazla sermayenin yatırılması gerekir.

Bitcoin, yatırımcılarının tabanını genişletme konusunda uzun bir yol kat etmesine rağmen, hala nispeten özel bir pazar olarak kalmaktadır. Yetişkinlerin neredeyse yüzde 15’i dijital varlık sahibi iken, neredeyse Amerikalıların üçte ikisinden fazlası hisse senedi sahibidir. Hala çok fazla korku var; ABD yetişkinlerinin %63’ü, kriptonun güvenli olmadığı konusunda hiçbir şekilde veya çok az güven duymadığını belirtiyor.

İlginç bir şekilde, daha geç dönemde ilk defa dahil olan kurumsal yatırımcıların ise yüksek bir oranı varlık portföylerinin en az %1’ini kripto varlıklara yatırmış durumda. Bana öyle geliyor ki, bu kurumların varlıklarındaki paylarını 1 veya 2 puan artırması, Bitcoin hakkında görüşlerini değiştirmekten daha kolay olacak. Ancak %1 ile %2 arasındaki pay, büyük bir sermaye miktarını temsil ediyor ve muhtemelen daha temkinli olan perakende pazarını yatırıma yönlendirmek için gereken büyümeyi getirebilir.

Şu Anda Alıma Geçmek Doğru mu?

Warren Buffett ünlü olarak yatırımcıların “diğerleri hırslıyken korkulu olmaları ve sadece diğerleri korkakken hırslı olmaları gerektiğini” söyledi. Bitcoin rekorlar kırıyor ve 100.000 dolara yaklaşıyor gibi görünürken, piyasayı hırsın ele geçirdiği ve şimdi alım yapmanın doğru olabileceği düşünülüyor. Bu mantıklı bir yorum ve eğer daha fazla riskten kaçınan bir yatırımcıysanız, bu doğru bir adım olabilir. Kimse en yüksek seviyeden alım yapmak istemez, değil mi?

Ancak, kriptoya hala korku içinde olan Amerikalıların neredeyse üçte ikisi olduğu göz önüne alındığında, belki de hala “diğerleri korkarken” paradigmasındayız. Elbette en alt seviyeden alım yapmak her zaman en iyisi olacaktır. Sorun şu ki, bu seviyeyi kesin olarak bilmiyoruz. Bir çöküşü beklemek ve o gelmeyebilir. Ve işte asıl mesele şu – zaman içinde, bikaç kez S&P 500 yeni bir rekor kırdığında alım yapmış olsaydınız, bu yatırımı bu dönem boyunca yaydığınızda yalnızca yüzde 1 daha az geri dönüş elde ederdiniz.

Eğer son kez Bitcoin çok yıllık zirveye ulaştığında alım yapmış olsaydınız, şimdi neredeyse %50 kar elde edersiniz. Bu, aynı dönemde S&P 500’de elde edeceğiniz getirinin neredeyse iki katı olacaktı.